19 Haziran 2010 Cumartesi

Kırmızı başlıksız kız:(


Evet, hınca hınç dolu bir salonda, yüzlerce insana karşı halk oyunu gösterisi yapacaksınız. En kötü ne gelebilir başınıza; ayağınız takılıp yüzüstü yere yapışabilirsiniz veya heyecandan donup kalabilirsiniz. Peki bana ne oldu? Gösteri öncesi kuliste gösterdiğim soğunkanlılık, üçüncü yılımın vermiş olduğu güvenle sergilediğim umursamaz ve rahat tavırlar sonrası cezalandırıldım.

Ekip başı olarak sahneye adım atmamla başımdaki altın takılı bant ve onun üzerindeki eşarp yavaş yavaş kaymaya başladı. Nasıl düzeltirim diye aklımdan geçirirken kaçırılan figürler,sahne arkasında hocamızın başını düzelt anlamındaki el kol hareketleri, sahnede beni izleyenlere karşı nasıl göründüğüm düşünceleri, arkada çalan müzik eşliğinde sağa sola hatalı dönüşlerim, bunun neticesinde arkadaşların bana şaşkın bakışları ve sonunda dayanamayıp başımdaki tülbent ve altınları alıp, tülbentsiz oyunu bitirişimle grubumuzun 40.yılına damgamı vurdum sanırım:)

Ama kendimi takdir etmeden yapamiycam sanırım, ne olursa olsun yüzümden gülümsemeyi eksik etmedim:)